TEORİLER HASTALIĞI ENDOMETRİOZİS
Endometriozis, normalde rahmin içini kaplayan doku tabakası olan endometriumdaki hücrelere benzer hücrelerin rahmin dışında büyüdüğünü belirten kadın üreme sisteminin bir hastalığıdır.
Çoğu zaman bu, yumurtalıklar, fallop tüpleri ve rahim ve yumurtalıkların etrafındaki doku üzerindedir; ancak, nadir durumlarda vücudun diğer bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Bazı semptomlar arasında pelvik ağrı, regl zamanlarında ağır dönemler, bağırsak hareketleriyle ağrı ve kısırlık sayılabilir.
Etkilenenlerin yaklaşık yarısında kronik pelvik ağrı görülürken, %70’inde ağrı adet sırasında ortaya çıkar. Cinsel ilişki sırasında ağrı da sık görülür. Kısırlık, etkilenen bireylerin yarısında görülür. Üçüncü basamak bir merkezde infertilite ile görülen bireylerin yaklaşık %25’inde hiçbir semptom görülmez ve %85’inde ağrı olmaz. Endometriozis hem sosyal hem de psikolojik etkilere sahip olabilir.
Nedeni tam olarak açık değildir
Risk faktörleri arasında bu duruma ilişkin bir aile öyküsü bulunması yer alır.
Endometriozis alanları her ay kanar (menstrüel dönem), iltihaplanma ve yara izi ile sonuçlanır Endometriozise bağlı büyümeler kanser değildir. Tanı genellikle tıbbi görüntüleme ile birlikte semptomlara dayanır; ancak biyopsi en kesin tanı yöntemidir.
Benzer semptomların diğer nedenleri arasında pelvik inflamatuar hastalık, irritabl barsak sendromu, interstisyel sistit ve fibromiyalji sayılabilir.
Endometriozis genellikle zor teşhis edilir ve kadınlar sıklıkla yanlış bir şekilde semptomlarının önemsiz veya normal olduğu söylendiğini bildirirler.
Endometriozisli kadınlar, semptomların başlangıcı ile cerrahi olarak alınan biyopsiler arasında ortalama 6 – 7 yıllık bir gecikme ile, durumu teşhis etmek için altın standart olan, doğru bir teşhis almadan önce ortalama 7 hekime başvururlar. Bu ortalama gecikme, endometriozisi tanısal verimsizliğin en uç noktasına yerleştirir.
Tetkikler
hekimin kanaatinden
üstün değildir.
Geçici kanıtlar, kombine oral kontraseptif kullanımının endometriozis riskini azalttığını göstermektedir. Egzersiz yapmak ve çok miktarda alkolden kaçınmak da önleyici olabilir.
Endometriozisin tedavisi yoktur, ancak birkaç tedavi semptomları iyileştirebilir. Bu, ağrı kesici ilaçları, hormonal tedavileri veya ameliyatı içerebilir.
Önerilen ağrı kesici ilaç genellikle naproksen gibi steroid olmayan bir antienflamatuar ilaçtır (NSAID).
Doğum kontrol hapının aktif bileşenini sürekli olarak almak veya progestojen içeren bir rahim içi araç kullanmak da faydalı olabilir. Gonadotropin salgılatıcı hormon agonisti (GnRH agonisti), infertil olanların hamile kalma yeteneğini artırabilir. Endometriozisin cerrahi olarak çıkarılması, semptomları diğer tedavilerle yönetilemeyenleri tedavi etmek için kullanılabilir.
Bir tahmine göre 2015 itibariyle dünya genelinde 10,8 milyon insan etkileniyor. Diğer kaynaklar, genel kadın nüfusunun ve asemptomatik kadınların %2 ila 11’inin etkilendiğini tahmin etmektedir. Ek olarak, genel popülasyondaki kadınların %11’inde manyetik rezonans görüntülemede (MRI) görülebilen teşhis edilmemiş endometriozis vardır.
Kadın bedeninde
kronik enflamasyonun
en büyük kaynağı
vajinal akıntıdır.
Endometriozis en çok otuzlu ve kırklı yaşlarda olanlarda görülür; ancak kızlarda sekiz yaşında başlayabilir.
Düzeltilmemiş ve yaşa göre standardize edilmiş ölüm oranlarının 100.000’de 0.1 ve 0.0 olduğu birkaç ölümle sonuçlanır. Yani öldüren bir hastalık değildir.
Endometriozis ilk olarak 1920’lerde ayrı bir durum olarak belirlendi. O zamandan önce endometriozis ve adenomyozis birlikte düşünülürdü. Hastalığı ilk kimin tanımladığı belli değil.
Tarih
Endometriozis ilk olarak 1860 yılında Karl Von Rokitansky tarafından mikroskobik olarak keşfedildi, en eski öncüller yaklaşık 4000 yıl önce yayınlanan kavramlardan kaynaklanmış olabilir.
Hippocratic Corpus, rahim ülserleri, yapışıklıklar ve kısırlık dahil olmak üzere endometriozise benzer semptomları özetlemektedir . Tarihsel olarak, bu semptomları olan kadınlara sülükler, deli gömleği, kan alma, kimyasal duşlar, genital mutilasyon, hamilelik (bir tedavi şekli olarak), baş aşağı asma, cerrahi müdahale ve hatta şeytani ele geçirme şüphesiyle öldürme uygulandı.
Hipokrat doktorları, 2500 yıl önce kronik pelvik ağrıyı gerçek bir organik bozukluk olarak kabul ettiler ve tedavi ettiler, ancak Orta Çağ boyunca, pelvik ağrısı olan kadınların deli, ahlaksız, ağrıyı hayal eden veya sadece yaramaz olduklarına inanmaya doğru bir kayma oldu.
Açıklanamayan kronik pelvik ağrının semptomları genellikle hayali delilik, kadın zayıflığı, rastgele cinsel ilişki veya histeriye bağlanıyordu. Psikolojik bir hastalık olduğu düşünülen histerinin tarihsel tanısı aslında endometriozis olabilir. Kronik pelvik ağrının akıl hastalığı ile ilişkili olduğu fikri, endometriozisli bireylere yönelik modern tutumları etkileyerek, 20. ve 21. yüzyıl boyunca doğru tanıda gecikmelere ve hastaların gerçek ağrılarına kayıtsız kalınmasına yol açtı.
Hipokrat doktorları, çocuk doğurmayı geciktirmenin endometrioz benzeri semptomlara neden olan rahim hastalıklarını tetikleyebileceğine inanıyorlardı. Dismenoreli kadınlar genç yaşta evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya teşvik edildi. Hipokrat’ın endometriozis benzeri bir hastalık nedeniyle evlilik uygulamalarında değişiklik önermesi gerçeği, bu hastalığın muhtemelen yaygın olduğunu ve bugün sıklıkla belirtilen %5-15’lik prevalanstan daha yüksek oranlara sahip olduğunu ima etmektedir. Gerçekten de bu bozukluk tarihsel olarak çok yaygınsa, bu, endometriozis ile dioksinler, PCB’ler ve kimyasallar arasında bağlantı olduğunu öne süren modern teorilerden uzaklaşabilir.

Belirti ve bulgular
Kadınların %20-25’i asemptomatik olmasına rağmen ağrı ve kısırlık yaygın semptomlardır. Tipik lezyonları olan kadınların %50’sinde, kistik over lezyonu olan kadınların %10’unda ve derin endometriozisli kadınların %5’inde ağrı olmadığı için ağrı semptomlarının varlığı endometrial lezyon tipi ile ilişkilidir.
Bu açılır liste ile Endometriozis gelişimiyle ilişkilendirilen bazı teorileri listeledim:
Metaplazi Teorisi:
Bu teoriye göre, pelvik organlardaki normal hücreler, hormonal veya çevresel etkiler sonucunda endometrial hücrelere dönüşerek endometriozis odaklarını oluşturabilir.
Sölomik metaplazi: Endometriyal ve peritoneal hücrelerin ortak atası olan sölomik hücreler, belki de iltihaplanma tarafından tetiklenen bir hücre tipinden diğerine metaplaziye (dönüşüm) uğrayabilir.
Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
İmmünolojik Bozukluklar:
Endometriozisli kadınlarda immün sistemin normal işlevlerinde bozukluklar olduğu düşünülmektedir. Bu teoriye göre, bağışıklık sisteminin endometrial dokuyu tanımaması veya baskılanması sonucunda endometriozis gelişebilir. Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Geriye Doğru Akış Teorisi:
Bu teoriye göre, menstrüel kanın rahimden geriye doğru akması ve fallop tüplerine ulaşması sonucunda endometrial dokunun pelvik boşlukta yerleşim göstererek endometriozise neden olabileceği düşünülmektedir. Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Genetik Yatkınlık:
Aile geçmişinde endometriozis olan kadınların, hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Bu da genetik faktörlerin endometriozis gelişiminde etkili olabileceğini düşündürmektedir. Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Lökosit ve Inflamasyon Teorisi:
Bazı araştırmalar, endometriozisli kadınlarda pelvik bölgede artmış inflamasyon ve lökosit aktivitesi olduğunu göstermektedir. Bu durum, endometriozis gelişiminde rol oynayabilir. Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Hormonal Düzensizlikler:
Östrojen hormonunun endometrial dokuda aşırı birikimi, endometriozis gelişimine katkıda bulunabilir. Östrojenin dengesizliği, hormonal düzensizliklerin endometriozis ile ilişkili olduğunu düşündüren bir faktördür. Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Lenf veya Kan Yoluyla Yayılma:
Bu teoriye göre, endometrial hücreler lenf yoluyla veya kan dolaşımıyla uterus dışındaki bölgelere yayılabilir. Bu şekilde endometriozis odakları oluşabilir.
Vasküler yayılım, patogenezde yer alan kemik iliği kök hücreleriyle ilgili yeni çalışmalarla yeniden canlandırılan 1927 tarihli bir teoridir.
Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Embriyonik Köken Teorisi:
Bazı araştırmalar, endometriozisli kadınların embriyonik dönemde endometrial hücrelerin doğru yerleşimini engelleyen bir gelişim anomalisi yaşayabileceğini öne sürmektedir. Bu teoriye göre, embriyonik dönemdeki hatalı hücre yerleşimi sonucunda endometriozis gelişebilir.
Endometriozis, kemik iliğinden ve potansiyel olarak başka kaynaklardan gelen kök hücrelerden kaynaklanabilir. Özellikle bu teori, beyin veya akciğerler gibi pelvisten uzak bölgelerde bulunan endometriozisi açıklar. Kök hücreler, periton gibi lokal hücrelerden veya kemik iliğinden olanlar gibi kan akışında yayılan hücrelerden olabilir.
Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Bağışıklık Sistemi Bozuklukları:
Bağışıklık sistemi, endometriozisli kadınlarda normalden farklı bir şekilde yanıt verebilir. İmmün sistemdeki bozukluklar, endometrial hücrelerin pelvik boşlukta yerleşmesine ve büyümesine izin verebilir.
Graves hastalığı, hipertiroidizm, guatr, oftalmopati ve dermopati ile karakterize otoimmün bir hastalıktır. Endometriozisli kişilerde Graves hastalığı oranları daha yüksekti. Graves hastalığı ve endometriozis arasındaki bu potansiyel bağlantılardan biri otoimmünitedir.
Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Çevresel Etkiler:
Bazı araştırmalar, endometriozis gelişiminin çevresel faktörlerle ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. Örneğin, kimyasal maddeler, toksinler veya endokrin bozucu maddeler, endometriozis riskini artırabilir.
Çevresel toksinler (örneğin, dioksin, nikel) endometriozise neden olabilir. Dioksinler ve dioksin benzeri bileşikler gibi toksinler, insan vücudunda biyolojik olarak birikme eğilimindedir. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır, ancak ‘dioksin benzeri çevresel kimyasalların neden olduğu inflamatuar benzeri süreçlerin, normal endometriyal ve bağışıklık hücre fizyolojisini değiştirebilmesi, normal olarak bağışıklık sistemi hücreleri tarafından temizlenen periton boşluğu içinde endometriyal dokunun kalıcılığına ve gelişmesine izin vermesi makuldür’ . Dioksin emzirmeyle en fazla olacak şekilde anneden bebeğe geçmektedir. Kişi hayatı boyunca alacağı dioksinin yaklaşık yarısına emzirmeyle sahip olmaktadır.
Yıllar Geçti & Saçma Olduğunu Anladım !
Vaskülogenez:
Ektopik endometriyal dokunun mikrovasküler endotelinin %37’ye kadarı endotelyal progenitör hücrelerden kaynaklanır, bu da geleneksel anjiyogenez işlemi yerine vaskülojenez işlemiyle de novo mikrodamar oluşumuna neden olur.
Nöral büyüme:
Endometrioziste yeni sinir liflerinin artan bir ifadesi bulunur, ancak ektopik endometriotik doku oluşumunu tam olarak açıklamaz ve algılanan ağrı miktarı ile kesin olarak ilişkili değildir.
Oksidatif stres – Mitokondriyal Disfonksiyon:
Demir akışı, ektopik endometriotik hücrelerin yapışmasına yol açan peritoneal mezotelin lokal yıkımı ile ilişkilidir. Peritoneal aşırı demir yükünün, demir bağlayıcı protein hemoglobin içeren eritrositlerin yıkımından veya peritoneal demir metabolizma sistemindeki bir eksiklikten kaynaklandığı öne sürülmüştür. Oksidatif stres aktivitesi ve reaktif oksijen türlerinin (süperoksit anyonları ve peroksit seviyeleri gibi) endometriozisli kişilerde normalden daha yüksek olduğu bildirilmektedir.Oksidatif stres ve aşırı ROS varlığı dokuya ve onun komponenti olan mitokondriyal DNA ya zarar verebilir ve hızlı hücre bölünmesini indükleyebilir.
Müllerianosis:
Fetal otopsi ile desteklenen bir teori, embriyonik gelişim sırasında dişi üreme (Müllerian) yolu olarak adlandırılan ve embriyonik yaşamın 8-10. göç eden rahimden çıkar ve tohumlar veya kök hücreler gibi davranırç
Aslında Endometriozisin Adı Yanlıştır. Vajimetriozis Olmalıdır. Ama Her zaman Ki Gibi Vajina Halen Bilim Tarafından Masum Kabul Ediliyor.
Pelvik ağrı
- Endometriozisin önemli bir semptomu, tekrarlayan pelvik ağrıdır.
- Ağrı, pelvisin her iki tarafında, alt sırt ve rektal bölgede ve hatta bacaklarda meydana gelen hafif ile şiddetli kramp veya bıçak saplanma ağrısı arasında değişebilir.
- Bir kişinin hissettiği ağrı miktarı, endometriozisin yaygınlığı veya evresi (1 ila 4) ile zayıf bir şekilde ilişkilidir, bazı kişilerde yaygın endometriozis veya skarlı endometriozis olmasına rağmen çok az ağrı olur veya hiç ağrı olmazken, diğerleri sadece ağrıları olmasına rağmen şiddetli ağrıya sahip olabilir.
- En şiddetli ağrı tipik olarak menstrüasyon ile ilişkilidir. Ağrı, adet döneminden bir hafta önce, adet sırasında ve hatta bir hafta sonra başlayabilir veya sabit olabilir. Ağrı zayıflatıcı olabilir ve duygusal strese neden olabilir.
Endometriozise bağlı ağrı belirtileri şunları içerebilir:
- Dismenore (%64) – adet döneminde ağrılı, bazen engelleyici kramplar; ağrı zamanla kötüleşebilir (ilerleyen ağrı), ayrıca pelvise bağlı bel ağrıları
- Kronik pelvik ağrı – tipik olarak alt sırt ağrısı veya karın ağrısı ile birlikte
- Disparoni – ağrılı cinsel ilişki
- Dizüri – acil idrara çıkma, sık idrara çıkma ve bazen ağrılı işeme
- Mittelschmerz – yumurtlama ile ilişkili ağrı
- Bedensel hareket ağrısı – egzersiz, ayakta durma veya yürüme sırasında ortaya çıkar
- Yüzeysel endometriozisli hastalarla karşılaştırıldığında, derin hastalığı olanların rektal ağrı ve içlerinin aşağı çekildiğini bildirme olasılıkları daha yüksek görünmektedir. Bireysel ağrı alanları ve ağrı yoğunluğu cerrahi tanı ile ilgisiz gibi görünmektedir ve ağrı alanı endometriozis alanı ile ilgisizdir.
Ağrının birden fazla nedeni vardır. Endometriozis lezyonları hormonal stimülasyona tepki gösterir ve adet sırasında ‘kanayabilir‘.
Kan, bağışıklık, dolaşım ve lenfatik sistem tarafından kısa sürede temizlenmezse, lokal olarak birikir.
Bu ayrıca, ağrıya neden olan sitokinlerin aktivasyonu ile iltihabı tetikleyen şişmeye yol açabilir.
Diğer bir ağrı kaynağı ise iç organları birbirine bağlayan yapışmalardan kaynaklanan organ hasarlarıdır.
Yumurtalıklar, rahim, yumurta kanalları, periton ve mesane birbirine yapışabilir. Bu şekilde tetiklenen ağrı, sadece adet dönemlerinde değil, adet döngüsü boyunca sürebilir.
Ayrıca, endometriotik lezyonlar kendi sinir kaynaklarını geliştirebilir, böylece lezyonlar ve merkezi sinir sistemi arasında doğrudan ve iki yönlü bir etkileşim oluşturarak, potansiyel olarak ağrıda çeşitli bireysel farklılıklar üretebilir ve bu da bazı durumlarda hastalığın kendisinden bağımsız hale gelebilir. Sinir liflerinin ve kan damarlarının, nöroanjiyogenez olarak bilinen bir süreçle endometriozis lezyonlarına dönüştüğü düşünülmektedir.

Kısırlık
Kısırlığı olan kadınların yaklaşık üçte birinde endometriozis vardır. Endometriozisi olanların yaklaşık %40’ı kısırdır.
İnfertilitenin patogenezi hastalığın evresine bağlıdır: erken evre hastalıkta bunun, gebeliğin çeşitli yönlerini bozan inflamatuar bir yanıta ikincil olduğu, daha sonraki evrede ise bozulmuş pelvik anatomi ve adezyonların bozulmuş fertilizasyona katkıda bulunduğu varsayılır.
Diğer
Diğer semptomlar arasında ishal veya kabızlık, kronik yorgunluk, mide bulantısı ve kusma, migren, düşük dereceli ateş, ağır (%44) ve/veya düzensiz dönemler (%60) ve hipoglisemi bulunur. Endometriozis ile belirli kanser türleri, özellikle bazı yumurtalık kanseri türleri, Hodgkin dışı lenfoma ve beyin kanseri arasında bir ilişki vardır. Endometriozis, endometrium kanseri ile ilgisizdir. Nadiren endometriozis, vücudun diğer bölgelerinde endometrium benzeri dokunun bulunmasına neden olabilir. Torasik endometriozis, endometrium benzeri doku akciğerlere veya plevraya yerleştiğinde ortaya çıkar. Bunun belirtileri arasında kan tükürmek, akciğer çökmesi veya plevral boşluğa kanama yer alır.
Stres, endometriozisin bir nedeni veya sonucu olabilir.

Komplikasyonlar
Fiziksel Sağlık
Endometriozisin komplikasyonları arasında iç skarlaşma, yapışıklıklar, pelvik kistler, yumurtalıkların çikolata kistleri, rüptüre kistler ve pelvik yapışıklıklardan kaynaklanan bağırsak ve üreter obstrüksiyonu yer alır. Endometriozise bağlı infertilite, endometriozise bağlı skar oluşumu ve anatomik bozulmalar ile ilişkili olabilir.
Ovaryan endometriozis desidualizasyon, apse ve/veya rüptür ile gebeliği komplike hale getirebilir.
Torasik endometriozis, kadınların %73’ünde katamenial pnömotoraks, %14’ünde katamenial hemotoraks, %7’sinde katamenial hemoptizi ve %6’sında pulmoner nodülleri içeren adet dönemi zamanlarında tekrarlayan torasik endometriozis sendromu ile ilişkilendirilebilir.
Endometriozisli 12.000 kadın üzerinde 20 yıllık bir çalışma, endometriozis teşhisi konan 40 yaşın altındaki bireylerin, sağlıklı yaşıtlarına göre 3 kat daha fazla kalp problemi olduğunu buldu.
Endometriozis, olmayanlara kıyasla kadınlarda yumurtalık, meme ve tiroid kanserine yakalanma olasılığını yaklaşık %1 veya daha az artırabilir.
Düzeltilmemiş ve yaşa göre standardize edilmiş ölüm oranlarının 100.000’de 0.1 ve 0.0 olduğu birkaç ölümle sonuçlanır.
Katameniyal veya döngüsel siyatik olarak da adlandırılan siyatik endometriozis, nedeni endometriozis olan ve insidansı bilinmeyen bir siyatiktir. Tanı genellikle bir MRI veya BT-miyelografi ile konur.

Ruh Sağlığı
‘Endometriozis, depresyon ve anksiyete bozuklukları geliştirme riskinin artmasıyla ilişkilidir’. Çalışmalar bunun kısmen endometriozis hastalarının yaşadığı pelvik ağrıdan kaynaklandığını düşündürmektedir.
Pelvik ağrının kadınların ruh sağlığı ve yaşam kalitesi üzerinde önemli olumsuz etkileri olduğu ortaya konmuştur; özellikle, pelvik ağrıdan muzdarip kadınlar, yüksek düzeyde anksiyete ve depresyon, çalışma yeteneği kaybı, sosyal aktivitelerde kısıtlama ve düşük yaşam kalitesi bildirmektedir’ .

Sonraki Sayfanın Linki
↓