Sabit İlaç Reaksiyonu – İlaç Lekesi : Hiç bir doktor hastasında ilaç alerjisi gelişmesini istemez. Mükemmel, yan etkisiz ilaç yoktur.

Fixed-drug eruption (FDE) – sabit İlaç Reaksiyonu
Sabit İlaç Reaksiyonu olarak türkçe’ye çevrilebilir. İlaç allerji yaptığında ne hikmetse sürekli doktor suçlanır, bunun üretiminde görev alan fabrika ve çalışanları, ilacı depolayan depocular, eczaneler nedense hep masumdur. İnsanlar gözünün gördüğüne yani doktoru suçlamaya çok meyillidirler.
Hiç bir doktor hastasında ilaç alerjisi gelişmesini istemez. Mükemmel, yan etkisiz ilaç yoktur. Konuya başlamadan önce alerji, alerjik reaksiyonlar, ilaç alerjisi konularını biraz açmam lazım.
Alerji, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan maddelere aşırı tepki göstermesi sonucu çıkan immünolojik reaksiyondur. Bu maddelere “alerjen” denir, çevremizde bulunan yaygın maddelerdir. Alerjenlere maruz kalındığında, hassas olan bireylerde bağışıklık sistemi aşırı tepki verir, çeşitli semptomlara neden olabilir.
Alerji, bağışıklık sisteminin normalde vücudu koruma amacıyla geliştirdiği mekanizmaların aşırı yanıtı olarak çıkar. Yanıt, antikorlar ve immün hücreleri içeren immünolojik süreçlerle gerçekleşir. En yaygın türleri IgE aracılı alerjik reaksiyonlardır.
Alerjik reaksiyonlar çeşitli semptomlara neden olabilir, vücudun farklı bölgelerini etkileyebilir. En yaygın semptomlar şunlardır:
Kaşıntı:
Alerjik reaksiyonlar kaşıntıyla ilişkilidir. Deri, gözler, burun, boğazda kaşıntı hissi olabilir.
Döküntü:
Alerjik reaksiyonlara bağlı olarak deride kızarıklık, kabarıklık olan kabarcıklar çıkabilir. Kabarcıklar sıklıkla kaşıntılıdır.
Göz belirtileri:
Kaşıntılı, sulanmış, kızarmış gözler alerjik reaksiyonların yaygın belirtilerindendir. Gözlerde şişme, rahatsızlık da görülebilir.
Burun akıntısı – tıkanıklığı:
Alerjenlere maruz kalan kişilerde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma gibi belirtiler çıkabilir. “Alerjik rinit” denir.
Nefes alma sorunları:
Bazı insanlar alerjik reaksiyonlara bağlı olarak solunum güçlüğü, hırıltılı solunum, astım benzeri semptomlar yaşayabilir.
Sindirim sorunları:
Alerjik reaksiyonlar bazen mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sorunlarına neden olabilir.
Genital sorunlar:
Bazı alerjik reaksiyonlar, vajinal, genital bölgede sorunlara yol açabilir. Bu durumda, vajinal akıntı, kaşıntı, yanma hissi, kızarıklık, şişlik, genital bölgede döküntüler çıkabilir. Reaksiyonlar bölgeye temas eden alerjenlere gelişir. Örneğin, lateks prezervatiflere, spermisitlere alerjik reaksiyonlar vajinal bölgede sorunlara neden olabilir. Ayrıca vajinal hijyen ürünleri, parfümler, kimyasal içeren temizlik ürünleri gibi maddeler de alerjik reaksiyonlara yol açabilir, genital bölgede rahatsızlık verici semptomlara neden olabilir.
Bu tür alerjik reaksiyonlarda, semptomlar bölgeye temas eden alerjenle temas ettikten kısa bir süre sonra ortaya çıkar. Kaşıntı, yanma, kızarıklık, döküntüler gibi belirtiler görülebilir. Alerjenle temas kesildiğinde, uygun tedavi uygulandığında semptomlar azalır – tamamen geçer.
Alerjik reaksiyonların sınıflandırılması
Alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin bir maddeye aşırı tepki vermesi sonucunda çıkan çeşitli türdeki reaksiyonlardır. Alerjik reaksiyonlar immün sistemin katılımıyla gerçekleşir tip I, II, III , IV olarak sınıflandırılır. Her tip farklı mekanizmalara, semptomlara sahiptir.
Tip I Alerjik Reaksiyon (Anafilaksi)
Tip I allerjik reaksiyon, hızlı şiddetli immün sistemi tepkisi olarak bilinir. Spesifik alerjenle temas ettikten sonra çıkar. İmmünoglobulin E (IgE) adı verilen antikorlar, alerjenle karşılaştığında mast hücreleri, bazofil hücreleri tarafından salınan histamin, diğer mediyatörlerin açığa çıkmasına neden olur. Tip I reaksiyonlar şunları içerebilir:
- Anafilaksi: Sistemik anafilaktik reaksiyon olarak da adlandırılan anafilaksi, böcek sokmaları, ilaçlar, gıdalar, alerjenlere maruz kalındığında çıkar. Hızlı şekilde yayılan ciddi semptomlara, solunum güçlüğüne, düşük tansiyona, deri döküntülerine hatta şok durumuna yol açabilir.
Tip II Alerjik Reaksiyon (Sitotoksik Reaksiyon)
Tip II allerjik reaksiyonlar, antikorlar (IgG – IgM) tarafından hedef hücrelerin yüzeyindeki antijenlere bağlanması sonucu çıkar. Antikorlar hedef hücreleri etkisiz hale getirir, immün sistemi hücreleri hedef hücrelere saldırtır. Tip II reaksiyonlar şunları içerebilir:
Hemolitik anemi:
Kırmızı kan hücrelerine oluşan antikorlar, hücrelerin erken yıkımına neden olur.
Trombositopeni:
Trombositlere oluşan antikorlar, trombosit sayısında azalmaya yol açar.
Agranülositoz:
Beyaz kan hücrelerine karşı oluşan antikorlar, lökosit sayısında azalmaya neden olur.
Tip III Alerjik Reaksiyon (İmmün kompleks reaksiyonu)
Tip III allerjik reaksiyonlar, antijenlerle antikorlar arasında oluşan immün komplekslerin doku – organlarda birikmesi sonucu çıkar. Kompleksler, inflamasyona, doku hasarına yol açabilir.
Tip III allerjik reaksiyonlar şunları içerebilir:
Serum Hastalığı:
İlaca, anti-seruma karşı gelişen immün komplekslerin dolaşıma girmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyon. Yaygın semptomlar arasında ateş, döküntü, eklemlerde ağrı, böbrek hasarı bulunabilir.
Sistemik Lupus Eritematozus:
Bağışıklık sistemi, kendi hücrelerine karşı antikorlar üretir, antikorlar dokulara zarar verir. En yaygın semptomlar arasında deri döküntüleri, eklem ağrısı, organ hasarı bulunabilir.
Kronik Vajinal Akıntı nedeniyle de gelişebilir
Tip IV Alerjik Reaksiyon (Hücresel – Gecikmiş Tip Alerji)
Tip IV allerjik reaksiyonlar, T hücrelerinin etkileşimiyle çıkar. Hedef antijenle temas sonrasında, T hücreleri antijene spesifik olarak yanıt verir, hücresel immüniteyi tetikler. Tip IV reaksiyonlar şunları içerebilir:
Kontakt dermatit:
Cildin bir maddeye temas etmesiyle çıkan alerjik reaksiyon. Alerjenle temas sonrasında ciltte kızarıklık, kabarıklık, kaşıntı, bazen kabarcıklar oluşabilir. Örnek olarak zehirli bitkiler, metaller, kozmetik ürünler verilebilir.
Gecikmiş ilaç reaksiyonları:
Belirli ilaçlara gecikmiş immün tepki sonucunda çıkan reaksiyonlar. Semptomlar ilacın alınmasından günler – haftalar sonra çıkar, cilt döküntüleri, ateş, eklem ağrısı, organ hasarı gibi belirtiler içerebilir.
Bu sınıflandırma, alerjik reaksiyonların farklı mekanizmalarını, semptomlarını anlamamızı sağlar. Her tipin farklı bir patofizyolojisi vardır. Tedavi ve yönetimleri de farklılık gösterebilir. Alerjik reaksiyonlar, kişiye özgü olabilir, herkesin farklı immün yanıtı olabilir.
Vajinal Akıntıyla İlişkili Alerjik Reaksiyonlar
Vajinal akıntıyla birebir ilişkilendirilen alerjik reaksiyon genellikle yoktur (zaten modern tıbba göre göre; vajina, hastalıklara neden olmaz, ölüme hiç neden olmaz).
Vajinal akıntıya neden olan alerjenlere hassas olan kişilerde, Tip I alerjik reaksiyonlar görülebilir. Örneğin, lateks prezervatifler, spermisitlere alerjik reaksiyonlar vajinal akıntıya yol açabilir.




Tip II – Tip III alerjik reaksiyonlar vajinal akıntıyla ilişkilendirilmezler.
- Tip II alerjik reaksiyonlar hücre yüzeyinde bulunan antijenlere karşı oluşan antikorlar tarafından tetiklenir.
- Tip III alerjik reaksiyonlar ise immün komplekslerin dolaşım sisteminde birikmesiyle karakterizedir. Kronik vajinal akıntı mesleki tecrübeme dayanarak tip3 alerjik reaksiyona neden olabilmektedir.
Tip IV alerjik reaksiyonlar ise gecikmeli hücresel immüniteye dayanan reaksiyonlardır. Vajinal akıntıya neden olan alerjenlere maruz kaldıktan sonra, T hücreleri aracılığıyla immün yanıt tetiklenebilir. Kontakt dermatit, alerjik kontakt vajinit, latex meyva alerjisi,… gelişebilir. Başka örnekler vermek gerekirse; vajinal hijyen ürünlerinde, deterjanlarda, vajinal spermisitlerde bulunan alerjenlere duyarlılık sonucu Tip IV allerjik reaksiyonlar çıkabilir.
N o r m a l
Vajinal Akıntı “Miktarı”
S I F I R D I R.
Fixed Drug Eruption (FDE) – sabit ilaç Alerjisi
Fixed Drug Eruption (FDE), belirli ilaca çıkan tekrarlayan, aynı bölgede oluşan deri reaksiyonunu (mukoza nadiren; en az düzeyde etkilenir) ifade eden tıbbi terimdir. Genellikle belirli ilaçla temas sonrasında ciltte lezyonlar oluşur, daha sonra ilaç tekrar alındığında aynı bölgelerde yeniden çıkar. Kutanöz ilaç reaksiyonlarının yaklaşık %20‘sini oluşturur
Fixed Drug Eruption, tek, birkaç yuvarlak, oval şekilli, kırmızımsı-mor renkte lezyonlarla karakterizedir. Lezyonlar şiddetli kaşıntı, yanma hissiyle ilişkilidir. Lezyonlar dudaklar, yüz, boyun, eller, kollar, bacaklar, genital bölge (vulva) gibi belirli bölgelerde çıkar.
FDE, farklı ilaç sınıflarıyla ilişkilendirilebilir
- Non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler),
- Antibiyotikler (sulfonamidler, tetrasiklinler),
- Antikonvülsanlar (fenobarbital, karbamazepin),
- Antimalaryal ilaçlar (klorokin, hidroksiklorokin),
- Analjezikler (asetaminofen) , antipsikotik ilaçlar gibi ilaçlarla ilişkilendirilir.
FDE ilacın ilk kez kullanılmasından sonra çıkar + daha sonra tekrarlayabilir. Belirli ilaca duyarlılık meydana geldiğinde, ilacın sadece küçük dozu dahi lezyonların çıkmasına neden olabilir. FDE ilacın kesilmesiyle kendiliğinden düzelir, ancak bazen tedavi gerektirebilir.
Histolojik olarak, reaksiyonlar çoğunlukla lenfositik likenoid infiltrat, pigment inkontinansı ile karakterizedir; ancak birkaç atipik reaksiyon deseni de bulunabilir.
- Cilt lezyonu bazen ilaç kesildiğinde düzelir, ancak uzun süreli, hatta kalıcı pigmentasyona neden olur. Karakteristik özellikleri nedeniyle, FDE diğer ilaç reaksiyonlarına kıyasla nispeten kolay şekilde teşhis edilebilir.
Fixed drug eruption (FDE), tip IV allerjik reaksiyonlar olarak sınıflandırılan hücresel immüniteye dayalı reaksiyondur. FDE’nin altında yatan mekanizma, bağışıklık sisteminin spesifik ilaca yanıt vererek deri hücrelerinde inflamasyon, doku hasarına neden olmasıdır. FDE’de, önceden maruz kalınmış olan ilaca tekrar maruziyet sonucunda, immün sistemin belirli hücreleri (T hücreleri) ilaca tepki verir. Bu tepki, hedef ilacın hedef dokularda (cilt) hasar ve inflamasyon oluşturmasına yol açar. İmmün yanıt, sitokinler, diğer enflamatuar mediyatörlerin salınımını içerir. Tip IV allerjik reaksiyonlar, gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonları olduğu için semptomlar ilacın kesilmesinden sonra gerileme eğilimi gösterir. Ancak, FDE’de ilaç kesildikten sonra hiperpigmentasyon gibi kronik lezyonlar kalabilir.
Fixed-drug eruption (FDE) İçin risk faktörleri şunları içerebilir:
İlaç kullanımı:
FDE, bazı ilaçlarla ilişkilidir. Özellikle NSAID’ler (non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar), antibiyotikler (trimetoprim-sulfametoksazol, penisilinler), antiepileptik ilaçlar (fenobarbital, fenitoin), antimalaryal ilaçlar (kinin, klorokin), ağrı kesiciler (aspirin, parasetamol), bazı diğer ilaçlar FDE’ye neden olabilir.
Önceki FDE öyküsü:
Daha önce FDE gelişmiş olan bireylerde, tekrarlayan FDE riski artabilir.
İlaç alerjisi, duyarlılık öyküsü:
İlaçlara alerjik reaksiyonlar, ilaçlara duyarlılık öyküsü olan kişilerde FDE gelişme riski daha yüksek olabilir.
Genetik yatkınlık:
Bazı araştırmalar, FDE’nin genetik yatkınlıkla ilişkili olabileceğini göstermektedir. Ailede FDE öyküsü olan bireylerde risk daha yüksek olabilir.
Yaş – cinsiyet:
FDE her yaşta, her cinsiyette görülebilir, ancak 20-40 yaş aralığında daha sık görülür.
İmmünolojik durum:
İmmün sistemi üzerinde değişikliklere yol açabilecek hastalıkları, koşulları olan bireylerde FDE riski artabilir.
Sabit ilaç reaksiyonu (FDE) semptomları şunları içerebilir:
Lezyonlar:
FDE’nin en belirgin semptomu deride çıkan lezyonlardır. Lezyonlar akut başlangıçlıdır, ilaca maruz kalındıktan sonra hızla çıkar. Lezyonlar sınırlı alanda, genellikle yuvarlak oval şekilde çıkar, kırmızı renkte olabilir. Lezyonlar kaşıntılıdır.
Kabarcıklar – veziküller:
FDE lezyonları bazen kabarcık, vezikül şeklinde olabilir. Kabarcıklar lezyonun ortasında oluşabilir, içerisinde sıvı bulunabilir.
Ağrı – hassasiyet:
FDE’nin lezyonlu bölgesi hassas, ağrılı olabilir.
Hiperpigmentasyon:
FDE lezyonları iyileştikten sonra, uzun süreli, kalıcı hiperpigmentasyon (derinin koyu renkte kalması) görülebilir. Bu, lezyonun izlerinin uzun süreli olarak kalmasına neden olabilir.
Sistemik semptomlar:
FDE lokalize deri reaksiyonu olduğu için sistemik semptomlar nadiren görülür. Ancak bazı vakalarda baş ağrısı, halsizlik, ateş gibi hafif sistemik semptomlar çıkabilir.
FDE semptomları, ilaca maruz kalındıktan sonra hızla çıkar, lezyonlar belirli bölgeyi etkiler. Semptomlar ilacın kesilmesiyle iyileşir, ancak hiperpigmentasyon izleri uzun sürebilir.
İlaç alerjisi ve Fixed Drug Eruption (Sabit İlaç Reaksiyonu)
İlaç alerjisi ve Fixed Drug Eruption (FDE), her ikisi de ilaçlara bağlı oluşan alerjik reaksiyonlardır. Ancak aralarında bazı farklılıklar vardır.
İlaç Allerjisi:
- Genel olarak immün sistemin aşırı tepkisi sonucu çıkar. T hücreleri – B hücreleri arasındaki immün cevaplar rol oynar.
- İlaç allerjisi, ilaca ilk temas sonrasında bile gelişebilir. Hızlı veya gecikmiş tip reaksiyonlar olabilir.
- Semptomlar, ilacın alındığı herhangi zamanda çıkabilir. İlacın alınmasından günler, haftalar sonra dahi görülebilir.
- Semptomlar geniş yüzeyde yaygındır. Vücudun farklı bölgelerinde döküntüler, kızarıklıklar, kaşıntı, şişlik, bazen ürtiker gibi belirtiler görülebilir.
- Birden fazla ilaca aşırı duyarlılık gelişebilir. Farklı ilaçlara benzer semptomlar çıkabilir.
- İmmünolojik testler (örneğin deri testleri, kan testleri) ile ilacın spesifik alerjenik bileşenleri tespit edilebilir.
Fixed Drug Eruption (FDE) – Sabit İlaç reaksiyonu:
- Tip 4 İmmünolojik alerjik reaksiyon zemini vardır. FDE, ciltteki spesifik alana bağlı olarak çıkar, lokalize reaksiyondur.
- FDE, ilaca maruz kalındıktan sonra belirli zamanda çıkar. Daha önce ilaca duyarlılık geliştiğinde tekrarlayabilir.
- Semptomlar ilk maruziyetten 30 dakika ila 8 saat sonra çıkar. Aynı ilaçla tekrar maruz kalındığında hızla gelişir.
- FDE lezyonları, tek bölgede sınırlıdır, tipik olarak dairesel, oval şekildedir. Lezyonlar kırmızımsı, morumsu renkte olabilir, bazen merkezde kabarcıklar gelişebilir.
- Genellikle tek ilaca karşı gelişir. Belirli bir ilaç alındığında sadece bu ilaçla ilişkili semptomlar çıkar.
- İmmünolojik testler FDE teşhisinde kullanılmaz. Teşhis semptomların klinik özellikleri, ilaç maruziyeti öyküsüne dayanır.
- Kalıcı olabilen cilt lezyonları olabilir.
Kadın

Sabit İlaç Reaksiyonu – İlaç Lekesi
Tetkikler
hekimin kanaatinden
üstün değildir.
Kadın bedeninde
kronik enflamasyonun
en büyük kaynağı
vajinal akıntıdır.
Hastane Stresinden Uzaklık | ✓ |
Özel Etkileşim | ✓ |
Süre Sınırlamasız Muayene | ✓ |
Mahremiyet – Gizlilik | ✓ |
Hijyenik Ortam | ✓ |
Teknoloji Kullanımı | ✓ |
Konfor – Ferah Ortam | ✓ |
Online Randevu | ✓ |
3. Şahıslarla Temassızlık | ✓ |
Güven – Nezaket – Zarafet | ✓ |
Etik | ✓ |
Tecrübe | ✓ |
Profesyonel Destek | ✓ |
Hasta Memnuniyeti & Sağlığı | ✓ |
Fethiye’den 45′ uzaklıkta | ✓ |
Dalaman’dan 10′ Uzaklıkta | ✓ |
Köyceğizden 15′ Uzaklıkta | ✓ |
Marmaris’den 40′ Uzaklıkta | ✓ |
Muğla’dan 45′ Uzaklıkta | ✓ |
- Genital Hijyensizlik Genetik Hijyeni Bozar. 2023
- Herkes Hasta Olur; Herkes En İyi Hekim İster. 2022
- Kadın Hastaysa Evde Huzur Yoktur. 2020
- Jinekolojik Hastalık Başka Hastalığı Tetiklemiş İse Buna Yüksek Riskli Jinekolojik Hastalık Denir. 2020
- Kadın Hastalığını Kabul Etmiyorsa Evde Dirlik Yoktur.
- Gebelikte Tasarruf (Kısıntı) Olmaz. Gebelikte Mal - Mülk Feda Edilir.
- Kadın Hastaysa Kök Sebep Aksi İspat Edilene Kadar Jinekolojiktir.
- Gebelik Fizyolojik Dönem DEĞİLDİR. Gebelik Hastalık – Ölüm Riski Barındıran Olağanüstü Dönemdir. Tecrübeli , Öngörüsü Açık Hekime Teslimiyet Gerektirir. 2018
- Gebelik Hastalıkları, İhmal Edilmiş Jinekolojik Hastalıkların Komplikasyonudur.
- Gebelik Hastalıkları; Tanısı Konulmamış Jinekolojik Hastalıklardır. MB, 2016)
- Gebelikte Kazanılacak 1 Puan IQ, Bebeğinizi Başarı Sarmalında Üstlere Taşır.
- Enfeksiyonla Gezmeyi ''Sorun Görmeyen'' Gebeyi En Mükemmel Sağlık Sistemi Bile Koruyamaz.
- Rahim; Dayanan - Sabreden - Kolaylık Gösteren - Halden Anlayan Organ Değildir.
- Sıfır Vajinal Akıntı Sağlıktır. MB, 2016
Bilgi | Değer |
---|---|
Ülke | Türkiye |
İl | Muğla |
İlk Yerleşim | MÖ 2. binyıl |
Koordinatlar | 36.838769862880554, 28.76508732000861 |
En Alçak Nokta | 0 m (0 ft) |
Zaman Dilimi | UTC+03.00 (TRS) |
Posta Kodu | 48XXX |
Alan Kodu | 252 |
ISO 3166 Kodu | TR-48 |
Plaka Kodu | 48 |
Bağlı Olan İlçeler:
Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Kavaklıdere, Köyceğiz, Marmaris, Menteşe, Milas, Ortaca, Seydikemer, Ula İlçesiRudolf Virchow; Louis Pasteur, Robert Koch savundukları; hastalıkların mikrop teorisine inanmıyordu. Hastalıkların, dış patojenlerden değil, hücrelerin İçindeki anormal faaliyetlerden kaynaklandığını öne sürdü. Aynı zamanda Max Gerson'da Hastalık gelişmeden önce metabolik bozulmanın başladığını kitabında yazmıştır.
Mesut Bayraktar ekolleri birleştirerek modifiye ederek meslek İcrasında bulunmaktadır. Tıbbın Papa'sı Virchow'unda haklı olduğunu vurgulamaktadır. Her bir Ekol Platon'un Mağara Alegorisinde Bulunan, Zincirlerinden Kurtularak Mağaradaki Ateşin Işığına Alışmış Ama Güneşe Ulaşamamış Mahkumlardır. Güneşe Çıktığınızda Gördüğünüz; Sıfır Vajinal Akıntı sağlıktır.




- https://obgynkey.com/drug-reactions-and-the-vulva/ ↩︎