Zenginliği; Kendine Faydasızlar
Bireyler arasında maddi zenginliği fiziksel sağlığa göre önceliklendiren endişe verici bir döngünün olduğu açıktır; bu durum, kişinin kendi refahı pahasına finansal kazançlara imrendiği paradoksal bir duruma yol açmaktadır. İnsanlar servet biriktirme uğruna bedenlerini tüketiyor (işten değil dişten artar mantığı çok etkindir) ve sağlıklarını tehlikeye atıyorlar, ancak bunun sonucunda kendilerini hastalıklarla karşı karşıya buluyorlar. İyileşmeyi arzularken, fiziksel durumlarından ödün vererek elde ettikleri kazançlardan vazgeçme konusunda tereddütlü görünüyorlar. Bazı durumlarda bireyler, jinekolog doktor tarafından önerilen tedavinin mali maliyetini mantıksız ve adaletsiz görmekte ve bu uzman jinekologların, hastaların mali zorluklarından orantısız bir şekilde faydalandığını algılamaktadır. Bu hatalı algı çoğu zaman mali açıdan istikrarlı bireylerin, kendi zenginliklerini ve maddi yeteneklerini göz ardı ederek, ‘Maddi durumumuz iyi değil’ veya ‘Buna gücümüz yetmiyor’ gibi sahte, aldatıcı bahaneler üretmelerine yol açıyor. Bu karmaşık dinamik, toplumun sağlığı küçümseme ve maddi mallara aşırı değer verme eğilimini vurguluyor ve sonuçta refah ve servet birikimine yönelik çarpık bir yaklaşımla sonuçlanıyor.


Bir karı – koca arasındaki diyalogda olduğu gibi;
Koca ciddiyetle ‘Sizin iyiliğiniz için ne gerekiyorsa yapalım’ derken,
Kadın da kendi tedavisi için şöyle cevap verir: ‘Bu çok pahalı ve müsriflik içeriyor… Üstelik ben memnunum. . Hiçbir şeyim yok. Kendimi doğal bir şekilde besliyorum, kendime iyi bakıyorum.’
Bu diyalog, zenginlik karşısında şükran ve sadeliğin özünü vurgulayarak, doyum ve algının inceliklerine dair dokunaklı bir gerçeği somutlaştırıyor.
Gerçek zenginliğin sahip olmakta olmadığını nazik bir şekilde hatırlatır ve varlığımızı şekillendiren değerlerin ve bakış açılarının derin bir anlatımını gözler önüne serer. Varlıklarınızın kölesi olarak, sefillik içerisinde yaşamayın.
Hastalıkları Kronikleştirmek Zekayı Düşürüyor.
Zeka Yetmemeye Başladığında;
** İletişimsizlik
** Hastalık İlerlemesi Belirginleşiyor.
Genital Hastalıklar; İlkel Beyin Tarafından Bastırılarak, Önemsizleştirilerek Kronikleştirilmeye Meyillidir.
Derinlikli Zekanın Yetmemesi Durumunda Jinekolojik Hastalıklar Daha da Bastırılıyor.
Kısır Döngü Kırılana Kadar, Ki Çok Nadir Kırılıyor …
Kronik hastalıklar zekayı menfi etkiler. Kronik hastalıkların ikincil etkileri nedeniyle zeka yetersiz kaldığında; iletişim kopukluğu ve hastalığın ilerlemesi daha belirgin hale gelir. Genital hastalıklar ilkel beyin tarafından bastırılıp önemsizleştirilerek, basitleştirilerek kronikleşmeye, hatta unutarak yaşama eğilimindedir. Hastalıkların kronikleşmesi nedeniyle derinlik ve muhakeme yeteneğinin yetersiz kalması durumunda kadın hastalıkları daha da baskılanır. Bu kısır döngü kırılıncaya kadar devam eder, ki bu vahşi döngü çok nadir kırılır.


Bu tür davranışların arkasında bazen düşük bir özsaygı veya kendini kanıtlama arayışı olabilir. Bir kişi, topluma veya çevresine “başarılı” veya “mutlu” bir imaj sunmak için maddi zenginlik veya gösterişli eşyalar kullanabilir. Ancak, bu tür davranışların gerçekte kişinin mutluluğu veya iç huzuruyla doğrudan bir ilişkisi olmayabilir.Son olarak, insanlar genellikle yaşadıkları zorluklardan kaçmak veya bu zorluklardan uzaklaşmak için farklı yöntemler ararlar. Kimi insanlar, maddi zenginlik veya lüks tüketimle kendilerini avutabilirler. Ancak, bu tür kaçışlar genellikle geçici bir tatmin sağlar ve temel sorunları çözmez.
Tedavi olmak için başvurduğunuz Doktora hava atmak için takıştırdığınız ziynetlerinizi göstermeniz, sonrada iyileşmek için tedavi masrafından kaçmanız, sizin hem zengin olmadığınızı hem de para – maddiyat sevginizin sağlığınızın önünde olduğunu gösterir. Dolayısı ile vaz geçemedikleriniz, iyileşmenizi engeller.

Freeloader veya mortal cimrilik İle sorunlarını çözemeyenler şu formata dönüşüyorlar.
Bu Davranışı Yapanlar; Pusulanız, Akıl Hocanız Olmasın !
Sırasıyla; Zaman, Para, Ömür Kaybedersiniz.

Platon’un Mağara Alegorisinde ki gibi karanlıkta zincirli ve gölgelere bakarak çıkarım yapanlardan bir tanesi iseniz ağızınızdan çıkan sözler genelde şunlardır;
** Kadın Doğumla Neâ Alakası Var…
** Hanımımın 30 Yıl Hiç Orayla Şikayeti Olmadı…
** Yok Yok Yaşlıdır , Doğurmaz, Senlik Değil …
** En Kaliteli Günlük Hijyenik Ped Kullanıyorum …
** Krem Sürsem Geçer …
** Eczaneden İlaç Alırım, Doktora Gerek Yok…
** Doktor Para İstedi Bizden …
** Ameliyata Gerek Yok, Doğal Beslenirim …
** Doğurdukça Yenilenirim …
Platon’un mağara alegorisine göre bazı insanlar doğuştan beri el, ayak ve boyunlarından ışık girmeyen karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir. Bu mahkumlar başlarını sağa – sola çeviremezler, sadece karşılarındakini duvarı görebilmektedirler. Mahkumların arkasında bir ateş vardır ve ateş ile mahkumlar arasında yüksek duvarlı alçaltılmış bir geçit vardır. Geçit önünden ellerinde nesneler ile yürüyen ve birbirleri ile konuşan insanlar bulunur. Bu insanların bedenlerinin gölgeleri mahkumların göreceği şekilde gölgeler oluşturmaz, ancak taşıdıkları nesneler gölge; sesleri ise duvarlarda yankı yapar. Mahkumlar arkalarında olup bitenlerin hiçbirini göremezler; sadece önlerindeki mağara duvarına düşen gölgeleri görebilmekte, yankıları duyabilmektedirler. Mahkumlar bu seslerin gölgelerden geldiğine inanmaktadırlar ve onlara isim verip anlam yüklerler. Bunları kendilerinin gerçekliği, hakikati olarak algılarlar. Bu gölge ve yankıların gerçek olmayacağı üzerine en ufak bir şüphe duymadan inanırlar. Nihayet bir gün bu mahkumlardan bir tanesi zincirlerinden kurtulur ve mağarada serbest hareket etmeye başlar sonra peyder pey ateşin ve güneşin ışığına alışarak mağarayı terk eder. Mağarayı terk eden mahkum, mağaranın dışında yeni ve daha üstün bir gerçeklik olduğunu anlar ve duvarda gördükleri gölgelerin, yankıların gerçek olmadığının farkına varır. Bunu mağaradaki arkadaşları ile paylaşmak üzere geri döner. Mağaradaki arkadaşları ise mağaranın dışında farklı bir gerçeklik olduğuna inanmazlar, kendisini delilik yada saçmalama ile itham ederler sonra geri dönen adamın körlüğünden dolayı, mağaradan çıkış yolculuğunun kendisine zarar verdiğini ve kendilerinin benzer bir yolculuğa çıkmamaları gerektiği sonucunu ulaşırlar. Alegoride, kalan mahkumlar yapabilseydi, kendilerini mağaradan dışarı çıkarmaya çalışan herkesi öldüreceklerdi sonucuna varmıştır. Alegori ile
Mağara = Toplum
Mahkum = Sıradan insanlar
Zincir = Kurallar, hukuk düzeni, ahlak kuralları
Gölgeler = Sorgulanmayan doğrular
Mağara dışı = Varlık Alemi
Güneş = İyilik olarak anlatılmıştır.
Şuan jinekoloji biliminde Platon’un mağara alegorisinde bulunan irrasyonel gerçeklikler üzerine kurulmuş bir bilim vardır.

Muğla

Kadın

Zenginliği; Kendine Faydasızlar